12 Ağustos 2010 Perşembe

Allah'a emanet şirketi



Uzun yıllar esnaflık yaptım. Bu süreçte bir çok kişi borç takıp gitti ama çok şükür hırsızlık, yangın, deprem, su baskını türü şeyler görmedim. Malım mülküm o şekilde zarar görmedi.

Zaman zaman ziyaretimize gelen sigorta şirketleri olurdu. Hepsi olası maddi zararlardan dem vurur ve "işyeri sigorta poliçesi" önerirlerdi. Ben de önce ihtiyacım olmadığını söyler sonra ısrar ettiklerinde de güle oynaya kendilerini dinler ve daha büyük bir sigorta şirketine sigortalattığımı söylerdim. Hemen firma adı sorulduğunda da "Allah'a emanet" şirketine derdim. Şu meşhur maşallah fıkrasında olduğu gibi yani.

Önceleri bunu anlamak istemezler, sonra dini bir hassasiyet olduğu düşüncesiyle sigortanın günah olmadığına dair bana bir sürü fetva vermeye kalkarlardı. Oysa benim hassasiyetim basitti. "Denizde ve karada mallar zekatı verilmediği için telef olur." Ben bu sözün gereğini yapmaya hep gayret ettim.

Zekatımı asla eksik vermemeye hatta elimden geldiğince fazla ödemeye gayret ettim. Bunu sadakayla destekledim, perçinledim. Çünkü sadaka müthiş bir şeydi ve  "az sadaka çok belaya mani oluyor"du.

Bunların hepsini hayatımda yaşadım gördüm.  O yüzden mutlaka tebrini alma gerekliliğine inansam da insanın sadaka ve zekatına dikkat etmesi gerektiği kanısındayım. Kimilerine büyük bir iddia gibi gelebilir ama sizi "Allah'a emanet" şirketinden daha iyi hiç bir sigorta şirketi koruyamaz...