pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Kötü örnek, örnek sayılmaz



İ
nsanız...
Bir şeyi yapmak istediğimizde de yapmak istemediğimizde de bahanemiz bulunur. Namaz da öyledir. Kimi dostlar hep şöyle söyler. "herkes bana bakıyor gibi geliyor".

Bunun dışında çocukluğumuzda yaşadıklarımızda bazen olumsuz etki yapar namaz konusunda. Özellikle cami cemaatinin eski huysuz ihtiyarları Ramazan'da yarı oyun havasında camilere koşan çocukları azarlar, hırpalarlardı. Hal böyle olunca o çocuk büyüdüğünde camiye gelsin diye durmadan hocalar boşuna vaaz etsin dursun. Yazık...

Bunun dışında din adamlarının davranışları da çok büyük önem taşır tabi ki. Her ne kadar bizde ruhban sınıfı yoktur diyorsak da neticede din görevlileri var ve bu insanlar iyi örnek olmalılar.
Anlatacaklarım hoş şeyler değil ama herkes az çok bu tip yanlışlara da tanık olmuştur. Ancak aslolan herşeyin sahibine (O'na) olan sevgidir. Kişilere ve olaylara göre karar vermek yanlıştır.

I
Güzel bir Ramazan akşamı... Teravihte uslu çocuklar arasında sayılırdım. Özellikle çocukların yanına değil cami cemaatinin arasına karışır, onlardan gözucuyla birşeyler kapmaya çalışırdım.

O akşam müezzin mahfili denen müezzinlerin dua ve ilahi okuyup kaamet getirdiği kısımda yer almıştım. İlk 4 rekatın aralığında sol tarafıma selam verdiğimde yüzümde bir tokat patladı. Aptal aptal dönüp baktım. Sağır ve dilsiz olduğunu bildiğim bir amca sert ve ıslık gibi bir sesle elini dudaklarına götürerek. "sus" işareti yaptı. Ağzımı açmamıştım ama bu tokat fena koydu. Birşey diyemeyip çıktım camiden... Geçen yıllar içinde bir tek onun sağır dilsiz olması beni cami cemaatine öfke duymaktan geri bıraktı..

II

Yazın en yakın camide elif ba öğreniyoruz. Müezzin efendi inanılmaz neşeli ve şakacı biri. Çoğumuz hızlı bir şekilde öğreniyoruz okumayı. Mahallede kızlar çoğunlukta biz de 3-5 erkek çocuğuz. Hocanın davranışları giderek garipleşmeye başladı. Kızları arada bir sıkıştırıp, çimdilikliyordu.

Gel zaman git zaman birgün hocanın ordan alındığını duyduk. Kızlardan birini taciz etmiş. Kız da ailesine söylemiş. Aile olaya müdahil olmuş ama yazık ekmeğinden olmasın diye bir şekilde kınama ile adam başka bir camiye verilmiş.

Bizler tam Kuran'a geçecekken o yıl kurs dağıldı. Kimse yeni hocaya gitmek istemedi. Aileler de göndermedi. Ailelerimiz bizi önce kızlarla birlikte bir kadın hocaya verdi. Ben orda da bir türlü dikiş tutturamadım. Sonra bir başka genç hafız kızda okudum. Ama bir türlü o ilk zamanlardaki heyecan ve okuma başarısını gösteremedim. Tecvidim hiç olmadı...

Arkadaşlarla kazara bile namaza dursak, camide o hoca varsa namazı bozup çıkıp gittik. Ergenlik dönemimizde sinemaların izbe bir köşesinde film izlerken görürdük onu ve "hocalar dışarı" diye yuhalardık. O ise pişkinliğinden birşey kaybetmedi. Bir yemek ısmarlayana, bir çay söyleyene, üç kuruş para verene hatimler indirdi, dualar okudu. Herkesi cennetlik yaptı. Jet gibi paldır küldür teravihler kıldırdı ve öylece öldü gitti...

Bizse onu örnek almadık kıyaslamak için. Sadece zavallı biri bildik. Din adamı olarak görmedik bile. Ak köpeğin pamuk pazarına bir hayli zararı olsa da kötü örnek örnek sayılmazdı çünkü.